KÜLTÜR DEVRİMİ: ÇİN'İN TOPLU CİNNETİ
Kültür Devrimi: Çin'in Toplu Cinneti
Mao, Büyük
Atılım fiyaskosundan sonra kendisinin "günlük siyasetin üstünde"
olduğunu belirterek elini devlet işlerinden çekmiş, sözde "daha büyük ve
önemli sorunlar" üzerine düşünmeye başlamıştı. Mao'nun bu sessiz dönemi,
1966 yılında sona erdi. Kendisine "Büyük Serdümen" lakabı takılmış
olan Mao, Çin devriminin henüz başarıya ulaşamadığını, çünkü komünizmin
insanların zihnine tam olarak yerleşemediğini, devletin en üst kademelerinde
bile komünizmi anlamamış kadrolar bulunduğunu ve tüm bunları söküp atacak bir
"kültür devrimi" gerektiğini ilan etti.
Kültür
Devrimi, bütün Çin devletini ve toplumunu yerle bir edecek bir sarsıntıydı.
Mao'nun telkinleri, komünist parti saflarındaki cahil gençler üzerinde büyük
etki oluşturdu ve "Kızıl Muhafızlar" adı verilen bu gençler, ülkenin
dört bir yanında terör estirmeye başladılar. "Doğu Kızıldır" marşını
söyleyerek topluca sokaklarda geziyor, "komünizme aykırı" buldukları
herkesi tutuklayabiliyor veya herşeye saldırabiliyorlardı. Bu şekilde binlerce
üst düzey bürokrat, üniversite hocası, bilim adamı ve aydın tutuklandı, korkunç
işkencelerden geçirildikten sonra aşağılanarak idam edildi.
Mao'nun en
yakın dostlarından biri ve eski devlet başkanı olan Liu Shaoqi bile -Mao'nun
emriyle- tutuklandı, halka açık bir meydanda dövüldü, uzun süre işkence
gördükten sonra hiçbir tıbbi yardım yapılmadan bir hücreye atıldı ve burada
kıvranarak öldü. Mao, sonrasında Çin'in yönetimini ele alacak olan, Mao'nun en
eski "yoldaş"larından Deng Xiaoping'in oğlu ve Pekin Üniversitesi
fizik öğretmeni Pufong, Kızıl Muhafızlar tarafından sorgulandı, sorgu sırasında
sapıkça tecavüze uğradı, kalın tahta sopalarla dövüldü ve sonra da sorgu
odasının penceresinden aşağı atıldı. Hayatının geri kalan kısmını, kırılmış
parmaklar ve kaybolmuş duyma yeteneği ile bir tekerlekli sandalyede
geçirecekti.88
Komünizmin Kara Kitabı'nda, Kültür Devrimi sırasında tutuklanan üniversite
profesörlerine yapılan insanlık dışı işkenceler bir gözlemcinin sözleriyle
şöyle anlatılıyor:
İçeriye daldım.
Spor alanında ve daha uzakta üç katlı yepyeni okul binasının önünde, gerçekten
bir 'kara haydut çetesi' oluşturacak biçimde başları ve yüzleri siyah mürekkebe bulanmış, tamamı 40 ile 50 kadar,
sıra halinde duran profesörleri gördüm. Bunlar, boyunlarına asılı, 'gerici
akademik otorite bilmem kim', 'sınıf düşmanı bilmem kim', 'kapitalist yolu
tutan bilmem kim', 'çürümüş çetenin başı bilmem kim' gibi –tümü gazetelerden
alınmış niteliklerde- yazılı levhalar taşıyordu. Her levha, profesörlere infazı
bekleyen idam mahkumlarının görüntüsünü veren birer kırmızı haçla
işaretlenmişti. Tümüne, üzerinde benzer niteleme sıfatları yazılı eşek
takkeleri giydirilmişti; sırtlarında da pis süpürgeler, toz bezleri ve
ayakkabılar taşıyorlardı.
Profesörlerin
boyunlarına da içi taşla dolu kovalar asılmıştı. Müdürü fark ettim: kova o
kadar ağırdı ki, madeni tel deriye iyice gömülmüştü; adam sallanıyordu. Hepsi yalınayak, gonglara ya da tencerelere
vurarak alanı dolaşırken bağırıyordu: 'Ben haydut bilmem kimim'.
En sonunda tümü dizlerinin üzerine çöktü; tütsüler yaktı ve Mao Tse-Tung'a
'suçlarını affettirmek' için yalvardı. Bu sahne karşısında aptallaştım,
benzimin solduğunu hissettim. Birkaç kız bayılacak gibi oldu. Dayak ve
işkenceler bunu izledi. Daha önce hiç böyle işkence görmemiştim: onlara artık su maddeleri ve böcekleri
yediriliyor ve elektrik akımı veriliyordu. Cam kırıkları üzerine diz çökmeleri için zorlanıyorlar, kollarından
bacaklarından askıya alınarak 'uçak' durumuna sokuluyorlardı.89
Kültür
Devrimi sırasında, daha önce Lenin ve Stalin rejimleri tarafından uygulanmış
olan "insanları hayvanlaştırma"
politikası da uygulamaya kondu. "Halk düşmanı" olarak tespit edilen
muhalifler, halk önünde hayvan taklidi yapmaya zorlanıyordu. Tutuklanan bazı
profesörler, elleri arkadan bağlı olarak çimlere atılıyor ve
"otlanmaları", yani ağızlarıyla yerdeki çimi yolmaları için
zorlanıyordu. Pekin basını şöyle yazıyordu: "Mao karşıtları, sokakları
koşan farelerdir, öldürün onları, öldürün".90
Kültür
Devrimi, dünya tarihinde eşi benzeri görülmedik bir toplu delilik
kampanyasıydı. Kızıl Muhafızlar tarafından sadece müzik dinlediği, evcil hayvan
beslediği veya ibadet yaptığı için tutuklanan on binlerce insan işkence gördü
ve idam edildi. Adeta toplu bir hipnozun etkisi altına giren halk ise, her
türlü vahşeti destekliyor, katliamları seyrederken destek verdiklerini gösteren
naralar atıyorlardı. Komünizmin Kara
Kitabı'nda bu vahşi uygulamalar şu şekilde tarif ediliyor:
Hepsi ölüme mahkum edilen devrim
karşıtları, bütün halkın davet edildiği açık duruşmalarda, Kızıl muhafızlar
tarafından parçalanıyorlardı. Halk ise bu esnada "öldür öldür!" diye
bağırıyordu. Kızıl Muhafızlar bazen
parçaları kızartıp yiyor ya da hala canlı olan mahkumun gözleri önünde ailesine
yediriyordu; herkes "eski mülk sahibi"nin karaciğerinin ve kalbinin
yendiği ziyafetlere ve konuşmacının yeni kesilmiş kafalardan yapılmış bir kazık
dizisi önünde konuştuğu toplantılara davetliydi. Çin'de yamyamlığa varacak
kadar şiddetlenen nefret ve vahşet hakimdi.91
Kızıl
Muhafızların tek kaynağı, Mao'nun sözlerini içeren "Kızıl Kitap"tı.
Hepsi Kızıl Kitabı ezbere biliyor, dahası bilmeyenleri de "sınıf
düşmanı" ilan edip oracıkta dövebiliyor, hatta idam bile edebiliyorlardı.
En normal ve meşru davranışlar bile "komünizme aykırı" bulunup
cezalandırılabiliyordu:
Kızıl Muhafızlar, bu acınacak derecede
ciddi çocuklar, "devrimci enerjiyi azaltma" diye adlandırılan kedi, kuş beslemeyi ve çiçek yetiştirmeyi
(bahçeye çiçek ekmek, böylece karşı-devrimcilik oluyordu) yasaklamayı uygun
gördüler... Büyük kentlerde özellikle Şanghay'da devriyeler uzun ya da
briyantinli saçları sorgusuz sualsiz kırpıyor, dar pantolonları parçalıyor,
yüksek ökçeleri söküyor, sivri uçlu ayakkabıları deliyor ve dükkanları uygun
adlar almaya zorluyordu. Kızıl Muhafızlar, yoldan
geçenleri, kendi seçtikleri Mao'nun
deyişlerinden birini ezbere okutturmak için durduruyordu. İnsanların çoğu
evlerinden dışarı çıkmayı göze alamıyordu.92
Kültür
Devrimi o kadar büyük bir cinnet haline gelmişti ki, en sonunda ordu müdahale
etmek ve ülkeyi yeniden düzene oturtmak durumunda kaldı. 1970'li yıllar boyunca
Çin, Kültür Devrimi'nin yaralarını sarmaya, tahribatını tamir etmeye uğraştı.
Mao, 1976'da öldü. Ardında 50 milyonu aşkın ölü, on milyonlarca işkence görmüş
insan ve karanlık bir ideoloji bıraktı.
0 yorum: