STALİN YAPIMI KITLIK
Stalin Yapımı Kıtlık
Stalin,
aynı Lenin gibi, kollektivizasyonu topluma karşı bir silah olarak kullanmak
niyetindeydi. İstediği bölgeden istediği kadar tahıl toplayabilir ve böylece
istediği bölgedeki insanları açlıktan öldürebilirdi. Nitekim öyle yaptı.
Komünist rejime karşı direnen Ukrayna, kollektivizasyon yoluyla hedef alındı.
Tarihin en büyük "insan yapımı kıtlığı" bu bölgede yaşandı ve toplam
6 milyon insan açlıktan öldü.
Olayların
gelişimi ilginçti. Önce, 1931'de devlet genel kollektivizasyon politikası
gereği, yılda toplam 18 milyon ton mahsul alan Ukrayna'dan 7.7 milyon ton tahıl
talep etti. Bu, zaten çok zor hayatta kalan köylüleri neredeyse açlıktan ölecek
oranlara getirdi. Bunun üzerine Ukrayna köylüleri Stalin'in birliklerine
direnmeye çalıştılar. Ama bu durum, Stalin'i daha da acımasızlaştırdı. 1932
Temmuzu'nda tüm Ukrayna için ölüm emri verdi. Daha önceki kotaya ilave olarak,
7.7 milyon ton tahıl daha istedi. Milyonlarca kişi açlıkla ölüme mahkum
olmuştu. The Russian Century: A History
of the Last Hundred Years (Rus Asrı: Son 100 Senenin Tarihi) adlı kitapta,
bu politikanın sonuçları şöyle anlatılıyor:
Resmi komünist birlikler silahlı bir şekilde Ukrayna'yı
sardılar. Kurbanlardan biri "evleri, kilerleri, kulübeleri
araştırdılar" diyordu. "Sonra dışarı çıkıp ambarı, kümesleri
araştırdılar." Tarlalarda gözlem evleri kuruldu. Burada silahlı
gardiyanlar mısırları didikleyenlere bakıyorlardı; yakalananlar en az on yıl
hapis cezası alıyorlardı, bazıları ise vuruluyordu. Bir Kharkov mahkemesinde
bir ayda 150 ölüm kararı verildi; bir kadına
kocasının açlıktan ölmesinden sonra kendi arsasından 100 mısır başağı kesti
diye on yıl hapis cezası verildi.
Kalan tavuklar ve domuzlar da 1932 kışının başlarında yendi.
Sonra köpekler ve kediler bitti. Vasily Grossman "Onları yakalamak zordu.
Hayvanlar artık insanlardan korkuyorlardı ve gözleri kocaman açılmıştı.
İnsanlar onları kaynatıyorlardı" diye yazıyordu. 1932'nin sonuna
gelindiğinde Moskova'ya yalnızca 4.7 milyon ton tahıl verilebilmişti. Yeni bir
zorla toplama kampanyası ilan edildi. Meteoroloji uzmanları tahılın zarar
görmesine neden olan yanlış hava raporları verdikleri için tutuklandılar.
Veterinerler, çiftlik hayvanlarını sabote ettikleri nedeniyle vuruluyorlardı.
Tarım uzmanları "kulak" olmakla suçlanıyordu ve Sibirya'ya sürülüyorlardı.
1933'de karlar eridiğinde toplu açlıklar başladı. İnsanlar
fare, karınca ve solucanları yiyorlardı. Kara hindi bağı ve ısırgan otundan
çorba yapıyorlardı. The New York Evening
Journal Kiev'den 20 mil uzaktaki bir köyü ziyaret etti. "Kulübelerin
birinde pislik gibi bir şey pişiriyorlardı. Tencerede kemikler, deri ve çizmeye
benzer bir şey vardı. İnsanlar köylerini terk ediyorlardı. Tren yolunun
kenarında diz üstü çökmüş, arabaların pencerelerinden ekmek dileniyorlardı.
Kiev'de arabalar geceleyin ölenlerin cesetlerini toplayarak dolaşıyordu.
Çocuklar ölü kuşa benzeyen ince uzun yüzlere sahiptiler."
Görevliler hala tahıl
araştırıyorlardı; kazanlarında patates buldukları anneleri vuruyorlardı. Şişmiş bir vücutla açlık
çektiğini göstermeyen kişileri besin kaynaklarını göstermeleri için
vuruyorlardı. "Tarihsel bir zorunluluğu ortaya çıkarıyoruz. Devrimsel
görevimizi yerine getiriyoruz. Sosyalist ülkemiz için tahıl elde ediyoruz"
diyorlardı. "Göbekleri şişmiş, gözleri ölü gibi maviye dönüşmüş kadınlar
çocuklar gördüm. Ve cesetler... köylülerin kulübelerinde, eski Volga'nın eriyen
karlarında, Kharlov köprüsünün altında cesetler gördüm" diye yazıyordu
görevlilerden Lev Kopolev...
Diplomatik
raporlar ve yabancı ilgililerle kıtlık haberi Batı'ya ulaştı. Vienna
başpiskoposluğu altında uluslararası bir komite geliştirildi. Ancak Sovyet
hükümeti herhangi bir kıtlık olduğunu inkar edince hiçbir şey yapamadılar.36
Bu vahşet
görüntüleri, Rus yazar Mihail Şolohov'u etkilemiş ve Şolohov Stalin'e bir
mektup yazarak bu zulmün sona ermesini talep etmişti. Oysa Stalin tüm bunları
kasten yaptırıyordu:
1933
Nisanı'nda, yazar Mihail Şolohov, Kuban'ın bir kasabasından geçerken, Stalin'e
iki mektup yazdı. Mektuplarında, yerel yetkililerin, açlığa mahkum edilen kolhozcuların tüm rezervlerine işkenceyle nasıl el
koyduğunu ayrıntılı bir biçimde anlatıyor, birinci sekreterden (Stalin'den)
bir yiyecek yardımı göndermesini istiyordu. Yazara cevabında Stalin, tutumunu
hiç saklamadan dile getiriyordu: Köylüler, "grev ve sabotaj yaptıkları"
için, "Sovyet iktidarını çökertme savaşına girdikleri, kıyasıya bir savaş
sürdürdükleri" için, cezalandırılıyordu. 1933 yılı içerisinde, milyonlarca
köylü açlıktan ölürken Sovyet hükümeti, "sanayileşmenin ihtiyaçları"
için yurtdışına 18 milyon kental buğday ihraç etmeyi sürdürüyordu.37
6 milyon
erkek, kadın, yaşlı, çocuk ve bebeğin ölümüne neden olan kıtlık, Sovyet
topraklarında yeterince tahıl yetişmediği için değil, komünist partinin
emelleri öyle gerektirdiği için gerçekleşen bir kıtlıktı. Yani tamamen
"insan eliyle yapılmış bir kıtlık", bir kitle katliamıydı. Stalin,
kıtlığın Batılı ülkeler tarafından duyulmamasını istiyordu; çünkü
düzenlenebilecek yardım kampanyalarının Ukrayna için belirlediği cezayı
hafifleteceğini düşünüyordu. Tarihçi Dana Dalrymple, Soviet Studies adlı süreli yayında, bu konuda şu yorumu
yapmaktadır:
Sovyetler
Birliği resmi olarak hiçbir zaman kıtlığın olduğunu kabul etmemiştir. Sovyetler
Birliği üzerindeki Amerikan ve İngiliz çalışmaları ara sıra Ukrayna'da bir
kıtlıktan bahseder, ama genellikle bir iki detaydan başka bir şey söylemez.
Oysa Sovyetler Birliğinde daha önce olan kıtlıklar hükümet tarafından
bilinmektedir ve her tarafta çok iyi kayıtlara sahiptir. Fark nedir? Cevap:
1932-34 kıtlığı, geçmiştekilerden farklı olarak insan eliyle yapılan bir felaket olarak gözüküyor.38
Kollektivizasyon
sonucunda, Ukrayna köylüleri en az 4 milyon ölüyle en ağır kaybı verdi.
Kazakistan'da yine aynı uygulama sonucunda bir milyon insan öldü. Kuzey
Kafkasya'da ve Kara Topraklar'da da ölü sayısı bir milyondu. Stalin, tek bir
emirle 6 milyon insanı ölüme göndermişti.
0 yorum: