BÜYÜK ATILIM VE BÜYÜK KITLIK
"Büyük Atılım" ve Büyük Kıtlık
Mao, 1949
yılına kadar uzun bir gerilla savaşı yürütmüş ve büyük şehirlerde hakim olan
merkezi yönetime karşı kırlarda ve dağlarda örgütlenmişti. Bunu başarmak için
köylülerle iyi ilişkiler kurmak zorundaydı ve nitekim öyle yaptı. Mao,
köylülere toprak ve özgürlük vaat etti, komünist Çin kurulduğunda büyük bir
refah ve mutluluk bulacaklarına söz verdi. Bu vaade inanan köylüler de onu ve
gerillalarını destekledi.
Ama Mao
iktidara geldikten sonra herşey çok değişti. Devrimden sonraki ilk yıllarda Mao
tüm Çin'e hakim olma ve komünist otoriteyi her bölgede kurmakla uğraştı. Bu
arada binlerce kişi "sınıf düşmanı" olmak suçuyla tutuklandı ve halka
açık idam gösterileriyle asıldı. Mao, 1950'lerin ortalarında ise Stalin'in
Sovyetler Birliği'nde uyguladığı kollektivizasyona benzer bir girişim
tasarlamaya başladı. 1958 yılında bu girişim uygulamaya kondu. Mao, projesine
"Büyük Atılım" adını
vermişti. Ama proje Çin halkına sadece büyük bir kıtlık ve işkence getirdi.
Büyük
Atılım, tüm Çin'in tarımsal ve endüstriyel üretimini katlamak sloganıyla
başlatılmıştı. İşçilerin çalışma saatleri artırıldı ve makineler hiç durmayacak
şekilde çalıştırılmaya başlandı. Ama tamir ve bakım için bile durdurulmasına
izin verilmeyen makineler kısa süre sonra bozulmaya ve devre dışı kalmaya
başladılar.
Asıl
akılsızlık ve facia ise tarımda yaşandı. "Özel mülkiyeti kaldırarak
üretimi artırma" adı altında, tüm köylüler tarlalarını
kooperatifleştirmeye zorlandılar. Stalin Rusyası'nda yaşanan silahlı zoralımlar
tekrar edildi. Dahası, Çin'in bazı bölgelerindeki köylüler, kollektivizasyona
gönüllü davranmadıkları için Mao tarafından cezalandırıldılar. Ceza, bu
insanların aç bırakılarak ölüme mahkum edilmesiydi.
Büyük
Atılım, kısa zaman içinde büyük bir kıtlığa dönüştü. Bu, Stalin'in Ukrayna'daki
yapay kıtlığı gibi, insan yapımı bir kıtlıktı. Komünizmin Kara Kitabı'nda Büyük Atılım dönemi Çin manzaraları
şöyle anlatılıyor:
Açlığın
siyasi kaynaklı oluşu, yüksek ölüm oranlarının köktenci Maocular tarafından
yönetilen taşra bölgelerinde yoğunlaşmasıyla kanıtlanmıştır, oysa buraları
olağan zamanlarda tahıl ihracatçısı bölgelerdi... Henan'daki eylemciler, tıpkı
Mao gibi, tüm zorlukların köylülerin tahılı saklamasından kaynaklandığına
inanmıştı: ülkenin ilk halk komününün kurulduğu Xinyang'ın (10 milyon nüfuslu)
vilayet sekreterine göre "Sebep gıda eksikliği değildi. Bol miktarda tahıl
vardı, ama burada yaşayanların yüzde 90'ında ideolojik sorunlar bulunuyordu. Köylülerin tümüne karşı 1959 Sonbaharı'nda
askeri türde şiddetli bir saldırı başlatıldı; bunun sorumluları, Japon
karşıtı gerilla hareketinin yöntemlerini kullanıyordu. En azından 10.000 köylü
hapsedildi; bunların birçoğu o sırada açlıktan ölecekti. Bütün özel şahıs
mutfaklarındaki araç gereçlerin (kullanılmış çelik haline
dönüştürülmemişlerin), tüm öz tüketimi ve kooperatif ürünlerini yürütme
arzusunu yasaklayacak biçimde, parçalanması için emir verildi. Sert kış yaklaşırken, her türlü ateş yakma
da yasaklandı! Baskı eylemleri dehşet vericiydi: Binlerce tutukluya sistemli işkenceler ve öldürülen çocukların
haşlandıktan sonra tarlalarda gübre olarak kullanılması. Oysa bu sırada,
ulusal bir kampanya "Henan'dan ders alınması" için propaganda
yapıyordu. "Kızıl bayrağın ölüm oranı yüzde 99 olsa bile gönderde
tutulacağının" ilan edildiği Anhui'deki kadrolar, canlı canlı toprağa gömme ve kızgın demirle işkence gibi eski iyi
geleneklere döndüler.72
Mao,
"köylü sosyalizmi" sloganıyla ortaya çıkmış, iktidara gelene kadar
Çinli köylülere hep toprak, aş ve korunma vaat etmişti. Ama Mao'nun iktidarı,
köylülere modern tarihte eşine rastlanmayacak acılar ve işkenceler çektirdi:
Olaylar, gerçek bir köylü karşıtı
savaşa dönüştü...
Bazı köylerde açlıktan kaynaklanan ölümlerin oranı yüzde 50'yi geçiyordu; bazen
sadece yönetim kadroları güçlerini kötüye kullanarak yaşama fırsatı elde
ediyordu. Ve aynı Henan'daki gibi, özellikle de çocukların yenilmek üzere değiş
tokuş edildiği "ortak mezarlar"da yamyamlık olayları çok sayıdaydı
(63'ü resmen doğrulanmıştır)...
Ülkenin
tümünde ölüm oranı 1957'de yüzde 1.1'den, 1959 ve 1961'de yüzde 1.5'e,
özellikle de 1960'ta yüzde 2.9'a sıçradı. 1957'de yüzde 3.3 olan doğum oranı,
1961'de yüzde 1.8'e düştü. Doğum açıklarını (muhtemelen 33 milyon, bazıları
basitçe gecikmiş doğumlardı) hesaba katmazsak, kıtlığın sonucu yüksek ölüm
oranına bağlı kayıplar 1959'dan 1961'e dek 20
ile 43 milyon kişi arasındadır. Burada, öyle görünüyor ki Çin'in tarihindeki –kuşkusuz dünya
tarihinin de- en ciddi açlığı söz konusudur.73
Büyük
Atılım sırasında bir Çin köyünün yakınından geçen bir Batılı gözlemcinin notları,
Maoculuğun zalim ve alçak yüzünü tarif etmektedir:
Köyün
tam yanından geçiyorduk. Güneşin göz kamaştırıcı ışınları, kerpiç duvarların
arasında biten zümrüt yeşili yaban otlarını aydınlatıyor, böylece çevredeki
bakımlı pirinç tarlalarıyla kontrast oluşturarak manzaranın perişanlığını
pekiştiriyordu. Yabani otların arasından, bana bir ziyafet sırasında anlatılmış
olan olay birden gözlerimin önünde canlandı (aynen böyle): ailelerin çocuklarını yemek üzere birbirleriyle değiş tokuş ediş
sahnesi. Kendi çocukları karşılığında aldıkları çocukların etini çiğneyen anne
babaların kederli yüzlerini açıkça gördüm. Köyün yakınında bulunan
tarlalarda kelebek avlayan yumurcaklar, bana sanki ebeveynleri tarafından
mideye indirilen çocukların dünyaya yeniden doğuşu gibi geliyordu. İçim onlara
karşı merhametle doluyordu. Ama anne babalarına çok daha fazla acıyordum. Başka
ebeveynlerin gözyaşları ve acıları arasında, karabasanlarında bile tatmak
zorunda kalacaklarını hayallerinden geçirmedikleri bu insan etini yutmaya onları
kim zorlamıştı? Bu sırada, 'insanlığın
birkaç yüzyıldır, Çin'in ise bin yıllardır sadece bir tane ürettiği' bu
celladın kim olduğunu anladım: Mao Tse-Tung. Mao Tse-Tung ve müritleri,
yöntemleri ve caniyane siyasetleriyle, açlıktan çılgına dönen anne babaları;
açlıklarını gidermek için kendi canlarından kopan etleri başka ebeveynlere,
açlıklarını gidermeleri için onların canlarından kopan etler karşılığında
vermeye zorlamışladı. Mao Tse-Tung, demokrasiyi katlederek işlediği
cinayeti temize çıkarmak için 'Büyük Sıçrama'yı ortaya atmış ve açlıktan
şaşkına dönmüş binlerce, yüz binlerce köylüyü ve eski yoldaşlarını çapalarla
tepelemeye; böylece kendi canlarını, çocukluk arkadaşlarının eti ve kanıyla
kurtarmaya mecbur etmişti. Hayır, cellat olan onlar değildi; cellatlar
basbayağı Mao Tse-Tung ve ortaklarıydı.74
0 yorum: