KOMÜNİST BİLİMİN SAFSATALARI
"Komünist Bilim"in Safsataları
Komünist
rejimlerin darbe vurdukları bir diğer önemli alan ise bilim olmuştur.
Stalin
rejimi, "proleterya sanatı" diye bir kavram uydururken, bir yandan da
bilime el atmış ve "proleterya
bilimi" diye bir kavram ileri sürmüştür. Bu komünist teoriye göre, bir
"burjuva bilimi" bir de "proleterya bilimi" vardır ve bu
ikisi birbirinden farklı sonuçlar verecektir.
Proleterya bilimi, aslında bilimi materyalist felsefenin
gereklerine göre tahrif etmekten başka bir şey değildir. Bunun en açık göstergesi ise, Stalin dönemi Sovyet
bilimine damgasını vuran 'Lysenko olayı'dır.
Trofim
Denisovich Lysenko, Sovyetler Birliği'ndeki çeşitli tarım okullarında eğitim
görmüş ve 1940'lı yıllarda Stalin'in gözüne girerek Sovyet tarım ve biyoloji
politikalarına tam bir hakimiyet sağlamıştır. Lysenko'nun en önemli yönü ise,
19. yüzyılın sonlarında Avusturyalı botanikçi rahip Gregor Mendel tarafından
deneylerle keşfedilen ve 20. yüzyıldaki ileri çalışmalarla desteklenen kalıtım
yasalarını reddetmesidir. Lysenko, Mendel'in yasalarının "burjuva
bilimi" olduğunu ileri sürmüş, buna karşılık 18. yüzyılda Fransız evrimci
biyolog Lamarck'ın ortaya attığı "kazanılmış özelliklerin sonraki
nesillere aktarılması" tezini savunmuştur.
Lysenko'nun
hiçbir bilimsel kanıta dayanmayan bu düşüncesi, 1930'lu yıllarda büyük bir
tarımsal kriz yaşayan Sovyetler Birliği'nde ilgi çekmeye başlamıştır. Lysenko,
ortaya attığı tezleri uygulayarak diğer biyologların düşündüklerinden çok daha
büyük, güçlü ve verimli bir tahıl üretimi sağlayacağını vaat etmiştir. Örneğin,
uygun çevre koşullarında yetiştirilen buğday bitkilerinin çavdar tohumları
vermeye başlayacağını öne sürmüş ve buna dayalı tarımsal girişimler
yapılmıştır. (Bu iddia, vahşi doğada yaşayan köpeklerin bir zaman sonra tilki
haline geleceklerini iddia etmeye benzer ve gerçekte bilime tamamen aykırı ve
bugüne kadar hiçbir örneği gözlemlenmemiş olan batıl bir inançtır.) Stalin 1940
yılında Lysenko'yu Sovyet Bilimler Akademisi Genetik Enstitüsü'nün başına
getirmiş ve Lysenko bu koltuğu tam 25 yıl korumuştur. Lysenko aynı zamanda
Sovyetler Birliği'nin güçlü kurumlarından biri olan Vladimir I. Lenin Tarım
Bilimi Akademisi'nin başkanı olmuştur.
1948
yılında klasik genetik alanında eğitim ve araştırma yapmak yasaklanmış,
Lysenko'nun evrimci tezini kabul etmeyerek Mendel
genetiğini savunmayı sürdüren bazı genetikçiler gizlice tutuklanarak idam
edilmiştir.
Lysenko'nun
tarım politikası büyük verimsizliklere yol açmıştır. Örneğin Lysenko, ekilecek
tohumların eğer uzun süre soğuk suda bekletilirlerse soğuk hava şartlarına
uygun bir yapı kazanacaklarını ileri sürmüş ve bunu denemek için tonlarca tohum
soğuk suda bekletildikten sonra Sibirya steplerine ekilmiştir. Elbette
tohumların hepsi zayi olmuştur. Benzeri denemelerin hepsi fiyakso ile
sonuçlanmıştır. Fakat bu gerçek ancak 1960'lı yıllarda açık dille ifade
edilebilmeye başlanmıştır. Sonuçta, 1964 yılında, Lysenko'nun tezinin bilimsel
olarak yanlış olduğu resmen kabul edilmiş ve bunun ardından Mendel genetiğinin
Rusya'da yeniden öğretilmesi ve uygulanabilmesi için büyük çaba harcanmış,
tarım ürünlerinde Amerikan tipi melezleme ve gübreleme yöntemlerine
geçilmiştir. İleri sürdüğü tezin bir safsata olduğunun ve bu yolla Sovyet
bilimine ve tarımına büyük darbe vurduğunun anlaşılmasına rağmen, Lysenko ve
taraftarları fikirlerinden vazgeçmemişler ve dahası Sovyet bilim kurumlarındaki
ünvan ve pozisyonlarını da büyük ölçüde korumuşlardır.
Lysenko olayı, materyalizme ve evrim teorisine olan körü
körüne bağlılığın bilime ve topluma ne kadar büyük bir zarar verdiğini gösteren
tarihsel bir belgedir. Günümüz evrimcileri Lysenko
olayını genellikle konu edinmezler, edindiklerinde ise bunun sadece
Lamarckizm'le ilgili bir dogmatik hareket gibi gösterirler. Oysa Lysenko ve onu
izleyenler yalnızca Lamarckist değil, aynı zamanda Darwinist'tir. Lamarck'la
Darwin'i birbirini tamamlayan iki önemli evrimci teorisyen olarak görmüşler,
Lamarck'ın "kazanılmış özelliklerin sonraki nesle aktarılması" tezi
reddedildiği takdirde Darwin'in teorisinin de havada kaldığını fark etmişler,
bu nedenle körü körüne Lamarck'ı savunma yoluna gitmişlerdir.
Marxist ve
Darwinist düşünür Robert M. Young, "Darwinian Evolution And Human
History" (Darwinistik Evrim ve İnsanlık Tarihi) adlı makalesinde bu konuda
şu yorumu yapar:
Yakın
bir zaman önce, toplumun ve doğanın aynı evrimsel ve komünist yasaları izlediği
düşüncesi, 1930'lu ve 40'lı yıllardaki Stalin rejiminin en vahim olaylarından
biri olan Lysenkoizm'e yol açmıştır. Doğanın yasalarının diyalektik işlediği
kabul edilmiş, ve bu kabul edilmiş görüşü benimsemeyen aykırı biyologlar
mesleklerinden olmuşlar, çoğu zaman özgürlüklerini ve hatta bazen hayatlarını
dahi kaybetmişlerdir. Lysenkoizm
dünyanın kalan kısmındaki önemli genetik gelişmeleri yadsıyan ve onlara karşı
çıkan bir evrimciliktir. Ama bu Darwinizm
adına yapılmıştır...56
Lysenko
dönemindeki Sovyet yöneticilerinin genetik kanunlarına gösterdikleri direniş,
materyalist fanatizmin örneklerinden sadece birisidir. Bugün de hala pek çok
materyalist, aynı genetik kanunlarını kabullenmemek için direnen Lysenko ve
yandaşları gibi, bilimin canlılarda ortaya çıkardığı "tasarım"
gerçeğine, yani yaratılış delillerine karşı gözü kapalı bir direniş içindedir.
Ve bu nedenle aksi yönde bir kanıt elde etmek için, yıllardır milyarlarca dolar
harcamakta ve insanlık adına büyük bir kayba sebep olmaktadırlar. Yalnızca
kendi ideolojik önyargıları nedeniyle, tüm dünyada hiçbir sonuç getirmeyecek
araştırmalar yaptırmakta, emek ve para israfına neden olmaktadırlar. (Detaylı
bilgi için bkz. Kuran Bilime Yol Gösterir,
Harun Yahya)
0 yorum: