MARX ve ENGELS'İN PUSULARI
Aslında
Darwin'in evrim teorisinin, Marx ve Engels'in teorisini de kapsadığını söylemek
mümkündür. Çünkü komünizm de bir "evrim teorisi"dir; evrim teorisinin
tarihe ve toplumbilimine uyarlanmış halidir. Bu gerçek, 20. yüzyılın
başlarında, önde gelen Darwinist ve Marxist düşünürlerden biri olan Anton
Pannekoek'in kaleme aldığı Marxism and
Darwinism (Marxizm ve Darwinizm) adlı kitapta şöyle özetlenir:
Marxizm'in ve aynı zamanda Darwinizm'in bilimsel önemi, her
ikisinin de evrim teorisini takip etmesidir. Birisi bunu organik dünyanın alanı içinde,
canlılar üzerinde yapmış, diğeriyse toplum alanı içinde gerçekleştirmiştir...
Hem Darwin'in hem de Marx'ın öğretileri, yani doğabilimleri alanında ve insan
toplumları alanında gelişen bu iki öğreti, evrim teorisini pozitif bir bilime
dönüştürmüştür. Bunu yapmakla, evrim teorisini, sosyal ve biyolojik gelişimin
temel kavranışı olarak kitlelere kabul ettirmişlerdir.1
Darwinizm
ile Marxizm arasında iki temel konuda da tam bir uyum vardır:
1. Darwinizm,
tüm varlıkların "hareket halindeki madde"den oluştuğunu, bu maddenin
Allah tarafından yaratılmadığını ve düzenlenmediğini, dolayısıyla tüm
canlıların tesadüflerle var olduğunu, insanın da diğer hayvanlardan evrimleşmiş
bir havyan türü olduğunu ileri sürmüştür. Hiçbir bilimsel delile dayanmayan ve
yanlışlığı sonraki yıllarda bilimsel bulgularla ortaya konan bu iddialar,
sadece maddenin varlığına inanan ve tüm insanlık tarihini maddi faktörlerle
açıklamaya çalışan Marx ve Engels'in görüşleriyle tam bir uyum içindedir.
2.
Darwinizm, canlılar dünyasında gelişmeyi
sağlayan itici gücün "çatışma"
olduğunu ileri sürmüştür. Darwin'in teorisinin en temel varsayımı, doğal
kaynakların canlılar için yetersiz olduğu, dolayısıyla daimi bir "yaşam
mücadelesi" yaşandığı, bu mücadelenin de evrimleştirici bir güç
oluşturduğu şeklindedir. Marx ve Engels'in benimsedikleri "diyalektik" yöntem ise bunun
aynısıdır. Diyalektiğe göre evrendeki gelişmenin tek itici gücü zıtlar
arasındaki çatışmadır. İnsanlık tarihi de çatışma sayesinde gelişmiş, insan bu
çatışma sayesinde ilerlemiştir.
Marx-Engels
ikilisi ile Darwin'in teorileri incelendiğinde, sanki tek bir merkezden
çıkmışçasına büyük bir uyum içinde oldukları görülür. Darwin materyalist
felsefeyi doğaya, Marx-Engels ise tarihe uyarlamıştır.
Nitekim
Darwin'in materyalizme yaptığı bu büyük katkının önemini ilk anlayan kişi, Karl Marx'ın bizzat kendisi olmuştur.
Marx, Darwin'in 1859 yılında yayınlanan Türlerin
Kökeni adlı kitabını incelemiş ve bu kitabın kendi teorisi için büyük bir
dayanak oluşturduğunu görmüştür. Engels'e yazdığı 19 Aralık 1860 tarihli
mektubunda, Darwin'in kitabı için "bizim
görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte" der.2 16 Ocak 1861'de Lassalle'a yazdığı mektupta
ise şöyle yazar: "Darwin'in yapıtı
büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından
temelini oluşturuyor."3
Marx,
Darwin'e olan sempatisini en büyük eseri Das
Kapital'i Darwin'e ithaf ederek de göstermiştir. Kitabının Darwin'e
yolladığı Almanca baskısına el yazısıyla şöyle yazmıştır: "Charles
Darwin'e, gerçek bir hayranı olan Karl Marx'tan".
Engels
ise Darwin'e olan hayranlığını şöyle belirtmiştir: "Tabiat metafizik
olarak değil, diyalektik olarak işlemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten
önce Charles Darwin'in adı anılmalıdır."4 Engels, Darwin'i, onu Marx'la eş tutacak
biçimde övmüş ve "Darwin nasıl organik doğadaki evrim yasasını
keşfettiyse, Marx da insanoğlunun tarihindeki evrim yasasını keşfetti"
demiştir.5
Lenin
tarafından "tüm uluslararası Marxizm literatürüne en hakim kişi"
olarak tanımlanan, Rus komünizminin öncüsü Georgi Valentinovich Plekhanov ise
"Marxizm, Darwinizm'in sosyal
bilimlere uygulanmasıdır" diyerek bu konuda en özet yorumu yapmıştır.6
Vatikan
Üniversitesi profesörlerinden tarihçi Prof. Malachi Martin, Marx ile Darwin
arasındaki ilişkiyi şöyle anlatır:
Charles
Darwin teorisini yayınladığında, Marx bunu bir teoriden çok daha ileri gördü.
Bunu, bir "manevi alem" olmadığına, sadece "maddi alem"in
var olduğuna dair kendi "bilimsel" kanıtı olarak benimsedi. Darwin,
Hegel'in idealizmini reddetmesinde Marx'a bir haklılık sağlıyordu... Darwin'in
teorisinin sadece bir teori olduğunu... toplumsal olarak geçerlilikten uzak
olabileceğini tamamen göz ardı eden Marx,
Darwin'in fikirlerini kendi zamanının sosyal sınıflarına uyarladı...
Darwin'in evrim teorisinde olduğu gibi, Marx, tüm maddeler gibi sosyal
sınıfların da daimi bir yaşam ve egemenlik mücadelesi içinde olmaları
gerektiğini düşündü.7
Darwinizm
ile Marxizm arasındaki bu güçlü bağ, çağdaş evrimciler tarafından da
vurgulanır. Evrim teorisinin çağımızdaki savunucularının en ünlülerinden biri
olan biyolog Douglas Futuyma, Evrim
Biyolojisi adlı kitabının önsözünde "Marx'ın insanlık tarihini
açıklayan materyalist teorisi ile birlikte Darwin'in
evrim teorisi materyalizm zemininde büyük bir aşamaydı" diye yazarken
bunu kasteder.8 Yine çok ünlü bir evrimci olan paleontolog
Stephen J. Gould ise, "Darwin doğayı yorumlarken çok tutarlı bir materyalist felsefeyi uyguladı"
demektedir.9 Rus Komünist Devrimi'nin Lenin ile birlikte
iki büyük mimarından biri olan Leon
Trotsky de "Darwin'in buluşu, tüm organik madde alanında diyalektiğin
(diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu" yorumunu yapmıştır.10
Tüm
bunlar, Darwinizm ile Marxizm arasında çok önemli bir ilişki olduğunu açıkça
göstermektedir. Kolaylıkla denebilir ki, eğer Darwinizm olmasa Marxizm de
olmayacaktır. Eğer bir insan Darwinizm'in geçersizliğini anlarsa Marxizm'in de
geçersizliğini anlayacaktır. Elbette bunun tersi de doğrudur: Bir toplumda
Darwinizm yaygın kabul görürse, o toplumda Marxizm'in de gelişmesi
kaçınılmazdır.
Bu
yüzden Darwinizm'in geçersizliğinin gerek bilimsel gerekse sosyolojik açıdan
kavranması, insanlık için çok önemli bir konudur. Bu gerçeğin ortaya çıkması,
Darwinizm'den kaynaklanan ve bugün pusuda bekleyen Marxizm'in tekrar alevlenmesini engelleyecek,
insanların geçtiğimiz yüzyılda yaşadığı acıları tekrar yaşamasına engel
olacaktır.
Nitekim
tarih de, Darwinizm olmadan Marxizm'in olamayacağını göstermektedir.
0 yorum: