MAO'NUN DARWİNİST ZULMÜ
Mao'nun Darwinist
Zulmü
Evrim
teorisi, Mao'nun Çin'in başına getirdiği felaketlerin tümüyle yakından
ilgilidir. İncelediğimiz gibi, 1958-61 yıllarındaki büyük kıtlık, Lysenko
modeli "evrimci bilim"in uygulanması sonucunda olmuştur. Bunun
yanında, bir de Mao'nun ve Çin'e hakim olan komünist kadronun şaşırtıcı
zalimliği ve acımasızlığı vardır. İnsanları kasten aç bırakma, yamyamlık gibi
akıl almaz bir vahşete zorlama gibi politikalar, nasıl bir kafa yapısına
dayanmaktadır?
Bu,
kuşkusuz Mao'nun ve onunla birlikte hareket eden tüm komünist kadroların insana
bakış açısıyla yakından ilgilidir. Daha önceki bölümlerde Sovyet terörünün
ardında, insanların hayvan olarak görülmesinin yattığını incelemiştik. Aynı
durum Çin örneğinde de geçerlidir. Mao ve Maocu komünistler, bir hayvan sürüsü
olarak gördükleri halkın çektiği acılardan hiçbir şekilde etkilenmemiş, bunu
doğanın makul ve normal bir işleyişi olarak görmüşlerdir. Komünizmin Kara Kitabı'nda Mao'nun bu bakış açısı şöyle ifade
edilir:
Mao,
Çin'deki hükümranların geleneğine uygun olarak, ama kendi çevresinde özenle
dokunan efsanenin aksine, köylü denen bu
kaba ve ilkel yaratıkların basit hayatta kalma uğraşları konusunda pek az
endişe gösteriyordu.80
Mao'nun,
komünizme muhalif olarak gördüğü kimseleri Darwinist önyargıyla
"hayvan" olarak kabul edişi, Harvard Üniversitesi'nden tarihçi James
Reeve Pusey'in China and Charles Darwin (Çin ve Charles
Darwin) adlı kitabında da vurgulanır. Pusey "Mao'nun fikirlerinin, Darwinist ironi ve çelişkilerin güçlü bir karması
olduğunu"81 belirtmekte ve şöyle
yazmaktadır:
Mao
Tse-tung, 1964 yılında "bütün aşağılık hayvanlar yok edilecektir"
diye tehdit savurmuştu. Bununla, düşmanlarını
insanlıktan çıkarıyordu, bu kısmen Çin geleneğindeki abartıya, kısmen de Sosyal Darwinist "realizm"e
dayanıyordu. Aynen anarşistler gibi, devrime
tepki duyanları evrimsel başarısızlıklar olarak görüyor ve soylarının
tükenmesini hak ettiklerini düşünüyordu. Halkın düşmanları insan değildi ve
insan olarak muamele görmeyi hak etmiyorlardı.82
İnsanı bir
hayvan türü olarak gören anlayış, insanlar üzerinde "deney" yapmayı
da son derece makul karşılıyordu. Büyük Atılım sırasında, yeni
"beslenme" yöntemleri düşünülmüş ve bunlar açlıktan kıvranan insanlar
üzerinde acımasızca denenmişti:
Hayatta
kalanlar ise atların dışkılarında sindirilmeden kalan mısır tanelerini ve inek
tezeklerinden kurt topluyordu. Bu kişiler aynı zamanda, ekmek yapımında una yüzde 30 kağıt hamuru ya da haşlanmış pirince
bataklık planktonu karıştırılması gibi açlık giderici denemelerde kobay olarak
kullanılıyordu. Birinci karışım, tüm kampı sonu ölümle biten dayanılmaz
sancılı kabızlıklara sürüklüyordu; ikincisi de aynı biçimde hastalığa sebep
oluyor, en zayıf olanlar ölüyordu.
Sonunda tüm ülkeye yayılacak olan öğütülmüş mısır saplarında karar kılındı.83
Mao'nun
Büyük Atılım projesi, aslında bir tür doğal seleksiyon denemesiydi. Mao, Çin
toplumunu olabilecek en ağır şartlara zorluyor, bu yolla zayıfları ve komünizme
karşı olanları eliyordu. Bir yandan da açlık yoluyla köylülerin beyinlerini yıkamaya,
onları kendisine ve komünist düzene bağımlı hale getirmeye çalışıyordu. Bu
hareketin fikri temeli ise Darwinizm'di. Nitekim Mao, "Büyük Atılım"
sırasında aynı zamanda bir "eğitim atılımı" başlatmıştı ve bu eğitim
kampanyasında başrolü diyalektik materyalizmle birlikte Darwinizm oynuyordu.
Mao, o dönemdeki bir söylevinde, "Çin
sosyalizminin temeli, Darwin'e ve Evrim Teorisi'ne dayanmaktadır"
diyerek, uyguladığı vahşetin dayanağını açıkça ifade ediyordu.84
Mao, Büyük
Atılım'ın hemen ardından, 30 Ocak 1962'de Komünist Parti üyelerine yaptığı bir
konuşmada ise, Çin Komünist Partisi ile Darwin arasında şöyle paralellik
kuruyordu:
...
Darwin gibi doğa bilimcilerinin doktrinleri uzun süre insanların çoğunluğu
tarafından kabul edilmemişti, yanlış olarak değerlendirilmişti. Onlar
dönemlerinde azınlıktılar. Bizim Partimiz de 1921'de kurulduğu zaman yalnızca
birkaç düzine üyeye sahipti; biz de azınlıktık. Fakat bu kadar az insan
gerçekliği ve Çin'in kaderini temsil etmekteydi.85
Kısacası
Mao, kendi partisinin çabalarını Darwin'in çabaları ile eş tutuyor, ona verdiği
değeri ve duyduğu hayranlığı bu sözlerle ifade ediyordu. Kendi komünist
partisinin fikirleri gibi Darwin'in fikirlerinin de ilk başta çok az insan
tarafından kabul gördüğünü, ama bu durumun fikirlerinin doğruluğunu
değiştirmediğini iddia ediyordu.
Ama tıpkı
Darwin'in fikirleri gibi, Mao'nun fikirleri de birer hurafeydi.
Nitekim
Büyük Atılım sonucunda 30 ila 45 milyon Çinli kıtlık nedeniyle yaşamını
yitirdi. Pek çok köylü kollektivizasyona direndiği için işkence gördü ve
öldürüldü. Komünizm hakkında en ufak bir olumsuz tavrı görülen on binlerce
insan "sınıf düşmanı" ilan edilip tutuklandı, işkenceye uğradı,
Çin'in korkunç cezaevlerinde hayvan muamelesi gördü ve sonunda idam edildi.
Söz konusu
cezaevleri, Çin komünizminin vahşetinin sergilendiği özel mekanlardı.
0 yorum: